TÜRKİYE'DE futbol eğlence olmaktan çıktı artık… Bütün dünyada insanlar keyifli vakit geçirmek, hayranı olduğu futbolcunun atacağı golleri, yapacağı şık hareketleri izlemek için stadları doldurur. Biz ise onlarca serisi yapılmış gerilim filmi izler gibiyiz…
3 Temmuz süreci tartışmaları hala sona ermiş değil. Kulüpler üzerinde baskı ve stres yaratan dava, futbol seyircisini de stadlardan uzaklaştırdı.
Kulüpler arasındaki transfer çekişmelerini, sahadaki mücadeleyi, hangi hareket fauldü, çalan düdük penaltı mıydı, değil miydi diye konuşacak yere şu halimize bakın!
FUTBOLUN siyaseti, yargılama süreçleri, verilen cezalar, yargıtay kararları; “Bu kararları tanımayız” diyenler almış başını gidiyor… Futbolun marka değerini yükseltmesi gereken federasyon ise kafasına göre işler yapıyor. MHK ve hakemler “Ak” derken, federasyon “Kara” diyor. MHK'nın açıklamaları ve hakem raporlarına tamamen zıt kararlar alan federasyon, kapı önü basın açıklamalarıyla onlarla uyum içinde çalıştıklarını beyan ediyor… MHK'nın da, federasyonun da dedikleri ile yaptıkları bir birini tutmuyor. Neresinden bakarsak bakalım; tutarsızlık almış başını gidiyor…
Tribünler boşalıyor
FUTBOL kalitesinin düşük olmasının yanında rekabet ortamının yaratılamaması sıkıntıların en büyüğü. Rekabet olmayınca mücadelenin kalitesi de düşüyor. Seyirci beklentilerin altında bir görüntü izleyince tatmin olmuyor. Bu durumda futbolun en büyük gelir kaynağı kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
İTALYA örneği gün gibi karşımızda. Yargıtay'ın açıklamış olduğu şike davası kararları ise gündeme bomba gibi düştü. Sonuçlarına baktığımızda kaybeden yine Türk futbolu oldu. Buraya gelene kadar geçen süreç bize şunu gösterdi ki; federasyon bazı olayları göz önüne sermek yerine üstünü örtmeyi tercih etti. Halbuki gerçeklerden kaçmak mümkün değil. Öyle olsaydı bugün yaşananların bedeli bu kadar ağır olmazdı.
Herkes dersini almalı
SONUÇTA öyle ya da böyle; olaylar ortada. Kim ne derse desin burada yanlış giden birşeyler var belli ki… Umarım bu sancılı süreçte kim nerede ve ne şekilde yer alırsa alsın, gereken dersler çıkartılır. Yoksa futbolumuzun yorgun ve bezgin talihi hiç değişmez.
Cüneyt Çakır'a DOST UYARISI
DOĞAN Babacan'dan sonra Dünya Kupası'na gitme fırsatını yakalayan Cüneyt Çakır ve ekibini kutlamak gerekir. Umuyorum Brezilya'da başarılı maçlar yöneterek bizleri gururlandıracaklar.
Başlangıçta yönetecekleri maçlardaki performansları, onların bir sonraki görevlendirmelerinde çok etkili olacak. O nedenle uyumlu olmalarının yanında, disiplin uygulamalarında hata yapmamaları çok önemli.
Kartta adalet lazım
ÇÜNKÜ otoriteyi kurmanın en kısa ve doğru yolu kartları adil ve eşit göstermekten geçiyor. Cüneyt'in hakemlik tekniğindeki en büyük problemi yanlış kart uygulamalarıdır. Acele kart göstermesi ise en büyük handikapı diyebiliriz. Eğer bu yönünü geliştirirse çok önemli müsabakalar yöneteceğinden hiç bir şüphem yok.
Yazık oldu Bruma'ya
G.SARAY bu sezon oldukca başarılı transferler gerçekleştirdi diyebiliriz. Bu oyuncuların bir çoğundan yararlanırken, Bruma için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Ya yabancı oyuncu sınırlamasına takıldı ya da istenilen performansa ulaşamadı. Şimdi ise hiç bir futbolcunun yaşamak istemeyeceği ciddi bir sakatlıkla karşı karşıya. Umarım bu süreci en kısa sürede tamamlar. Çünkü Bruma yetenekleri ve kapasitesi ile hem Türk, hem de dünya futboluna çok büyük katkılar sunacak bir isim…