Açık söyleyeyim; Aykut Kocaman'ın istifa kararından geri dönüşüne hiç ama hiç ihtimal vermemiştim. Kişiliğine inandığım, teknik adamlığına güvendiğim bir isim olmasına rağmen Kocaman'ın fazla yıprandığını düşünerek böyle bir iddiada bulunmuştum.
Mahalle baskısı Kocaman'ın görevde kalması için en etkili sebepti. Serde de Fenerbahçelilik olunca, başladığı işi bitirme kararı verdi. Buna sadece saygı duymak gerekir.
Zirveden 6 puan geride ikinci yarıya başlamak dünyanın sonu bir durum değildi. Çünkü bundan önceki yıllarda daha büyük farklar kapanmıştı. Kaldı ki, Fenerbahçe'nin kaliteli bir kadrosu vardı.
Galatasaray'ın ikinci yarıya puansız başlaması, Fenerbahçe'nin Elazığspor karşısında elde edeceği galibiyetin değerini bir kat daha artırmıştı. Böyle bir tablo içinde başlayan maçın kesin favorisi olarak sahaya çıkan sarı-lacivertliler, seyircisinin desteğine rağmen ilk yarıda inanılmaz derecede kötüydü.
TEK FORVET TAKINTISI!
Elazığspor rakibini çok iyi ezberlemişti. Belki fazla pozisyon bulamadılar ama ele geçirdikleri fırsatları da gole çevirmeyi bildiler. Genç Serdar ile Köksal önemli katkı yaptılar ve hücum girişimlerinde etkili oldular.
Aykut Kocaman'ın kadro tercihine saygı duymak istiyorum. Ancak evinde oynadığı maçlardaki tek forvet takıntısına anlam vermek mümkün değil. Son iki maçın formda ismi Semih ile maça başlayabilirdi. Tabi ki Krasic'i kazanmak istiyor. Ancak Sırp oyuncu dün yine kayıptı.
Semih Şentürk oyuna girdikten sonra takımı adeta canlandırdı. Bütün ataklarda Semih'i gördük. Forvet arkasında Alex modelinde oynadı ve bir çok akının da başlangıcını sağladı. Sow inanılmaz goller kaçırdı, çok zor durumda kaleci İvesa'yı avladı.
Mehmet Topal'ın golü belki taraftarı sevindirmedi ama kaybedilmiş olarak görünen bir maçta elde edilen 1 puan belki de ligin sonunda önemli bir kazanç olacak. Kocaman'ın 2-0'dan sonraki hamlesi çok doğruydu. Fenerbahçe inanılmaz baskı kurdu. Ancak futbol böyle bir oyun. Atamadın mı, kaderine razı olacaksın…